31 Temmuz 2013 Çarşamba

O Akşam Ayrı Bir Sarhoştun...


O akşam ayrı bir hoştun,sanırım sarhoştun.

Aylarca plan yapıp bir türlü gidemediğimiz o sahil kenarına hiç plan yapmadığımız bir anda ani kararla gidivermiştik (yalnız değildik).Büfeden biralarımızı alıp kumsalın en güzel yerine kurulduk.Rüzgar ılık ılık esiyor gökyüzü pırıl pırıl ay tüm heybetiyle en tepeden aydınlatıyor denizi.Sohbet her zamanki gibi havadan sudan.Şişeler tokuşturuluyor muhabbet koyulaşıyor kahretsin gitme vakti yaklaşıyor.Deniz sesleniyor resmen,çağırıyor.Kalkıyoruz,ilerliyoruz suda,başım dönüyor tutuyor kolumdan destek oluyor.(Bir kaç gün sonra benden cesaret aldığını yoksa asla o suya girmeyeceğini de itiraf ediyor).'Kalkmak lazım artık' diyor,kalkamıyoruz.Yanyana uzanıyoruz kuma 'Gitmeyelim' diyorum kısık bir sesle 'Hava çok güzel,kalalım' diyorum.'Bende istemiyorum ama...' diyor amadan sonrasını dinlemiyorum,kalkıyoruz.

Ama işte sevgilim,

O akşam ayrı bir hoştun,sanırım sarhoştun.

via Birivar...

26 Temmuz 2013 Cuma

" Ey Tanrı! Beni İster Kurtar, İster mahvet... "

Gençliğinde büyük bir gezi tecrübesi olan insanların, yaşamlarını çok daha verimli ve sağlıklı kurduğunu düşünüyorum, insan bağımsızlığı ve bunun sorumluluğunu ne kadar erken yaşar ve öğrenirse, kendi yolunu o kadar doğru seçer ve o denli güçlü ve üretken olur.

Bence ilk fırsatta toplayın çantanızı ve olabildiğince uzaklara gidin. İlk anda çok zor gibi görünse de ilk adımı attıktan sonrası çok kolay gelecektir.

Dışarıda olağanüstü güzel bir dünya var, kendinize bu şansı verin, sonuçlarına inanamayacaksınız.
Bizler ne yazık ki dünyayı gezmeyi yücelten bir kültüre sahip değiliz. Bir kısmımız ne yazık ki imkanları elvermediğinden ve seyahat etmeyi özünde bir lüks olarak değerlendirdiğinden mevcut imkanlarını seyahat etmek için zorlamayı tercih etmiyor. Bunu yapabilecek imkanları olanların çoğu da yeni yerler görmek, yeni coğrafyalar deneyimlemek yerine hep benzer yerlerde, benzer insanlarla ve benzer şekillerde imkanlarını değerlendirmeyi tercih ediyor. Oysa dışarıda olağanüstü güzelliklerle dolu cıvıl cıvıl bir dünya var, keşke farkına varabilseler.....

Şunu da biliyorum ki, gençlik bir kez elden gitti mi bir daha geri gelmez, bu yüzden yaşamda hiçbir şeyi ertelemeyeceğim ve hiçbir şey için pişmanlık duymayacağım.

Sırt çantamı taşıyabildiğim sürece de gezilere ve daha zorlu, daha yüksek dağlara tırmanmaya devam edeceğim ve her seferinde, bir fırtına sırasında Neptunus’e seslenen Yunan balıkçı gibi diyeceğim ki; “Ey Tanrı, beni ister kurtar ister mahvet, ben dümenimi kırmadan dosdoğru gideceğim.”

Bugünün hayatınızın geri kalanının ilk günü olduğunu ve yine bugünün yeni bir hayata başlayabilmek için ve değişim için iyi bir fırsat olduğunu unutmayın. Hem hayatı yaşamayı ertelemeyin hem de kendinize zaman ayırmayı ihmal etmeyin.

24 Temmuz 2013 Çarşamba

"Hiçbirşey"

Yokluğu simgeleyen ama kullanım yerine göre bir çok şeyi ifade eden sözcük "hiçbirşey". Kullanım yerine göre acı bile verebiliyor.. Yok  diyorsun "hiçbirşey" diyorsun ama altında neler yatıyor kim bilir, sadece söyleyen...

Herşeyi görmezden gelip, güzel anlara ulaşabilmek için kullanılabilir "hiçbirşey". Fedakarlık demektir, sevdiğin yada değer verdiğin için bir şeyler yapabildiğinin göstergesidir. Bütün sorunları ortadan siler, problemler ortadan kalkar ve sadece mutluluğa odaklanırsın. "Hiçbirşey" dersin çünkü kaybetmekten korkarsın, gitmesin istersin. Gitme diyemiyorsan kullanırsın onu ve amacına ulaşırsın. Korkakların sığınağıdır "hiçbirşey" faydalıdır.

Mutlu olabilmek, mutlu edebilmek için çok sebep, söylenecek çok şey varken herşeyi bir anda yıkabilir "hiçbirşey". Bütün mutlulukları, fedakarlıkları da görmezden getirebilir. Bütün yapılanları siler, yok eder, parçalar "hiçbirşey". Kırıcıdır birazda.. En sevileni,değer verileni kırar, zerrelerine ayırır. "Hiçbirşey" kadarsın mesajı verir çekip giden. Ne değerin var ki konuşayım, laf anlatayım veya açıklama yapayım. "Hiçbirşey" der ve açıklamalar biter... Arkasından hedeftekini boşluğa atar belkide bir çukura. "Hiçbirşey" hiçliğe götürür elde avuçta ne varsa alır ve gider...

Siz, siz olun sevdiklerinize açıklama yapmaktan kaçınmayın.. En yıkıcı ve kırıcı açıklamalar "hiçbirşey"den daha kırıcı değildir...

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Günaydın Güneşim...

Güneş doğuyor yavaş yavaş. Gökyüzü, etraf aydınlanıyor sessizce. Herkes uyuyor, bütün insanlar... Tek bir ses yok sokaklarda sadece ben ve ayak seslerim... Yürüyorum güneşe doğru. Ulaşamayacağım elbet ama belki orada umut vardır diyorum. Parıldıyor iyice gökyüzü. Gösteriyor çehresini dünyaya. Sonra sen geliyorsun aklıma. Güzel yüzün ve içimi ısıtan gülüşün. Tek tek fotoğraflarını açıyorum telefonumdan. Genelinde gülüyorsun. Gözlerin ışıl ışıl, hasta oldukların hariç. Somurtmak ve kötü olmak yakışmıyor sana. Tıpkı şuan yükselmekte olan güneş gibi. Sen gül, aydınlat ve ısıt yüreğimi.. Dünyanın karanlık kısmında kalmayalım ya da karanlık bir çukurda... Güneş'e ihtiyaç var. Güneş olmazsa hasta oluruz. Mutsuz oluruz. Kötü oluruz. İhtiyaç var iyi olabilmek için.Onsuz yapamayız. Sen de benim Güneşimsin. Artık doğmayı unutan güneşim.. Bir daha yüzünü görüp göremeyeceğim belli olmayan güneşim... Özletme artık kendini. Özletme artık o gülen yüzünü, sıcaklığını, sesini, güzel şarkılarını, desteğini, sıcaklığını... Seni çok özlüyorum. Dön artık aydınlat beni ve dünyamı... Durdur kanayan yaramı. Durdur gözyaşlarımı. Tekrar güneşim olduğunu hatırlat ve her sabah bütün dünyaya değilde benim kalbime doğ....

18 Temmuz 2013 Perşembe

Sessiz Veda...

İnişli çıkışlı, düşe kalka yürüttüğümüz güzel anılarla dolu güzel bir hikayemiz vardı seninle.. Sonu olacağını hiç düşünmüyordum, düşsek de kalkacaktık biz seninle.. Ne sen beni, ne de ben seni bırakmak istiyorum yada istiyorduk. Ufak ufak sebepler birikmiş belki de içinde bilemiyorum. kendi düşüncelerin fikirlerin yada hissettiklerini o kadar güzel saklıyorsun ki dışarıdan bazen hiç birşey anlaşılamıyor anlamakta güçlük çeksemde yanında olmaya mücadele ediyordum..

Rüyadan bahsetmiştim sana da güzel bir rüyaydı sen ben ve güzel bir tatil.. fakat hesaba katmadığımız bir şey vardı benim rüyalarım hep kötü sonlanır en yakınımı görürsem onu kaybederdim.. sen de öyle oldun rüyadan tam bir hafta sonra sessiz sedasız ufak bir sebepten yada birikmiş durumlardan dolayı gittin.. arkana baktığını zannetmiyorum çünkü bu gidiş ciddi bir gidiş gibi dönüşü olmayacak gibi ama beklemeye devam edeceğim elbet.. gidişler elbet geri dönüşleride beraberinde getirecek benden aldığın parçayı yerine tekrar koyacaksın.. mutlu olacağız yeniden.. eskisi gibi hiç birşey olmamış gibi..

Sen gittiğin zaman giden parçaları toplamakta zorlanıyorum ayakta durmak güç bir hal alıyor ve  bunu 3. kez yapıyorsun.. dönmen için ne gerekli bilmiyorum ama herşeyi yapmaya hazırım. elimden ne gelirse affedilmeyeceğimi bilerek hepsini yaparım sen affetme ama mutlu ol ben uzaktan da izler keyif alırım mutluluğundan.. sen mutlu olursun yüzünde güller açar o zaman herşey mükemmel olur hayatta eksikler yerine gelir iyilikler toplanır ve ben seni sevmeye hep devam ederim..

Bu gidişin dönüşü olacak mı bilmiyorum. dönmen yada dönmemen bir şey değiştirmeyecek daha önce "ben seni görmeden sevdim" diyordum ya artık değişti o;

"Ben Seni Gördükten Sonra da Seviyorum"

#Anatolia 'ya 

Hüseyin Türker

14 Temmuz 2013 Pazar

Ben Babanın Ruhuyum...

Ben, babanın ruhuyum senin ve bir süre için

Mahkumum geceleri karanlıkta gezmeye,

Gündüzleri ateşler içinde kalmaya,

Yanıp tükeninceye dek işlediğim günahlar.

Açıklamam yasak olmasaydı eğer

Yaşadığım zindanın sırlarını,

Öyle şeyler anlatırdım ki sana,

Tek kelimesi aklını başından alır,

Kaynayan kanını donduruverirdi;

Ama et ve kandan kulaklara duymak yok

Ruhlar dünyasının sırlarını.

Dinle, dinle ama, dinle!

Sevgili Babanı gerçekten sevdinse eğer…

Alçakça, canavarca öldürülmesinin öcünü al.

Ölmek.. Ne Ki Ölmek Zaten Ya?

"Ölmek, uyumak sadece!
Düşünün ki uyumakla yalnız
Bitebilir bütün acıları yüreğin,
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü.
Çünkü, o ölüm uykularında
Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından
Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
Bu düşüncedir felaketleri yaşanır yapan.
Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine
Sevgisinin kepaze edilmesine
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
Kötülere kul olmasına iyi insanın
Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
Kim ister bütün bunlara katlanmak
Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek
Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa
O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
Ürkütmese yüreğini?
Bilmediğimiz belalara atılmaktansa
Çektiklerine razı etmese insanları?
Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
Yürekten gelenin doğal rengini.
Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
Yollarını değiştirip bu yüzden
Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar."