19 Nisan 2014 Cumartesi

Ben Böyle Olmamalıydım...

Ben, böyle olmamalıydım
İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma.
İçime bir ateş düşmeliydi
Ayaklarımın feri kesilmeliydi.
Kendimden geçmeliydim sonra...

Adını sayıklamalıydım, adımı unuttuğumda
Ama bunu kimse duymamalıydı,
Seni, mahşere kadar saklamalıydım.

Ben böyle olmamalıydım
Nisan akşamlarını ıslatırken yağmur
Bahar, şarkılarını söylerken karanlığa
Çalan her kapıya `sensin` diye koşmalıydım.

Ayak sesleri gelmeliydi uzaktan
Ben hep sana yormalıydım.

Gece yıldızlarını serpince göğe
Seni görmek için uyumalıydım.

Şarkılar kime söylenirse söylensin
Sana diye dinlemeliydim.

Türküler dolmalıydı odama,
Ben bir selvi boylu yârdan ayrıldım deyince bir ses
Selvi boylu yâr sen olmalıydın
Kömür gözlüm ateşine düşeli 
Senin için söylenmiş söz olmalıydı.
Bir mey yokluğuna ağlamalıydı delice
Bir keman, incecik çığlık olmalıydı
Ama bunu kimse bilmemeliydi,
Seni mahşere kadar saklamalıydım.

Ben böyle olmamalıydım.
Kelimeler senden bir haber taşıyınca kulaklarıma
Daha yüzüme çarpmadan o yaşadığın yerin rüzgarı,
Ellerin dokunmalıydı tenime.
Seni hissederken, içime bir ürperti düşmeliydi.
Ama bunu kimse bilmemeliydi
Seni mahşere kadar saklamıydım.

Ve mahşer günü…
Uzaktan seni seyretsem.
Sana yakın olmak için can atsam.
Beni engelleseler,
Sen kim yakınlık kim? deseler.
Ben ağlamaktan konuşamasam.
Gözlerini çevirsen bana.
Benim cennetim bana bakan gözlerindir desen,
Ve tebessüm etsen.
Ama bunu kimse görmese,
Seni ebede kadar saklasam.