20 Şubat 2014 Perşembe

Kolay Değildir "Veda Etmek..."

Kolay değildir birşeylere ya da birilerine ‘elveda’ demek. Vedalaşmak öylesine zordur ki, veda anı geldiğinde ‘her hoşça kal bir merhabadır aslında’ sözü bile yetersiz kalabilir. 

Çoğumuz veda etmeyi beceremeyiz. Sürekli bir bahane üreterek geride kalan her şeyi yada herkesi üzer gideriz... Veda etmek; her şeyi arkanda bırakıp gitmek değildir. Gittiğin yere her şeyden birer parça alarak beraberinde götürmektir biraz. Belki geride ufak bir mektup, ufak bir not veya minik bir hediye bırakılarak gidilebilir. En makbul yöntemleri de budur. Sessizce uzaklaşmak, arkanda bir iz bile bırakmadan ufak ufak kaybolmak ortalıktan, en kötüsü işte... Hep bir merak bırakır geride, kızgınlık, öfke... 

Her ne şekilde olursa olsun bir raconu olmalıdır veda etmenin. Giden yada kalan olmak önemli değildir veda etmek bir şekilde sıcak bir insanlığı barındırmalıdır içinde."Ben vedalardan haz etmem", "kimseye veda etmeden basar giderim" tarzı üçüncü sınıf kahraman repliklerinin olduğu veya Red Kid'e özgü cümleler, sımsıcak bir merhaba ederek aslanlar gibi giden birinin yanında pek muteber değildir. Kısacası, kim ne bok yerse yiyebilir, lakin veda etmeyi bilmelidir. 

Bir çok çeşidi vardır veda etmenin. Mesela bir yakınınız amansız bir hastalıkla aylarca savaştıktan  yenik düşmüşse, veya çok sevdiğiniz bir kıyafetinize artık sığamıyorsanız,  çoğu zaman olduğu gibi her seçiminizin size kaybettirdiklerine, kısacası her gün ölüme biraz daha yaklaştığınız şu hayatta sadece sevebileceğiniz herhangi birine veya bir şeye veda etmek zorundaysanız; 

yürürken, 
yalnız veya kalabalık, 
rüzgar size her tanıdık bir koku getirdiğinde, 
soğuk bir memlekette yaşıyorsanız ağzınızdan çıkan dumanın havaya zarafetle yükselişini her seyredişinizde, 
sigara sevmeseniz bile çakılan her çakmakta, 
seviyorsanız çekilen her ilk nefeste, 
söndürülen her izmaritte, 
uyurken her gece lambayı kapatıp karanlık boyunca her yatağınıza ilerlediğinizde , 
yastığınıza kafanızı koyduktan sonra onun soğuk olduğunu her hissedişinizde,
herhangi bir kapıyı açmak için elinizi uzattığınızda, herhangi bir kapıyı kapattığınızda ,
evden çıkarken ayakkabınızı her bağlamak için yere eğildiğinizde, 
duşa girdiğiniz zaman suyun ısınmasını her beklediğinizde, 
duştan çıkarken havluya sarılmadan geçen o her soğuk anda, 
restoranda oturup sipariş ettiğiniz yemeğinizin gelmesini her beklediğinizde, 
yeni tanıştığınız biriyle, 
ismini size söylemeden geçirdiğiniz her anda, 
her yere düştüğünüzde, 
her yerden kalktığınızda, 
sabah erken kalkıp çalışırım düşüncesiyle yatağa her girdiğinizde, 
kendinize her yalan söylediğinizde , 
telefona her mesaj geldiğinde , 
her mezarlıktan geçtiğinizde, 
umut dolu bir film izlediğinizde , 
herhangi bir yansımada kendinizi her gördüğünüzde , 
birini her beklediğinizde, 
birini her beklettiğinizde, 
ortak bir hatıranızın olduğu bir müzikte, içkinizin her ilk ve son yudumunda, 
bilgisayarınızın veya televizyonunuzun açılmasını her beklediğinizde , 
girdiğiniz her kuyrukta, kucaklaştığınız veya hoşça kal dediğiniz herhangi birinde, 
o insana veya o şeye benzeyen herhangi bir şey gördüğünüzde, 
ya da her şeyi ona veya o şeye benzetmeye başladığınızda, 
kalmışsa eğer bir tutam umut düşünceye her yenildiğinde, 
bu ve benzeri anlar hafızanıza her kazındığında....

anlayınız ki her vedadan geriye yüzünüzde olmasa bile aklınızın en size ait ucunda tatlı ama buruk bir tebessüm kalıyor, yaşayabilmiş olduğunuz için. ve her veda kendi içeriside bir bekleyeni doğuruyor.

Hoşça kalın. Mutlu kalın. Bu arada unutmayın her hoşça kal bir merhabadır aslında!
                                                                                                                              
                                                                                                                     
                                                                                                                       Hüseyin Türker





18 Şubat 2014 Salı

Mesafeler...

İki şehrin, iki ülkenin arasındaki uzaklığın farklı bir şekilde anlatılmış biçimi; "Mesafe" Yerine göre daha da yakınlaştıran yerine göre her gün biraz daha soğutan bir kavram. Bazen kilometrelerce uzağa götürürken sevdiğinizi, bazen dibinizdeyken de düşüncelerle uzağa götürür veya duygularla. İç içeyken, sırt sırtayken uzakta olursunuz. En kötüsü de budur siz deli gibi severken aslında çok uzaktasınızdır.. Kollarınızdaki başkasıdır sizin sevdiğiniz değil. O orada değil çok uzaktadır. 

Kilometrelerce olan uzaklık ise biraz daha farklıdır. Yanındaymış gibi hissedersin. Sana bir çok şey katar. Özlemeyi öğretir, beklemeyi öğretir, sabrı öğretir. Umut edersin bir gün kavuşmayı, karşısına çıkıp ellerinden tutmayı, ona sarılmayı... Sonrası gözyaşı hep. Mutsuzluklar silsilesi gibi. Gözyaşlarınıza inanılmaz, gidemediğiniz için sevdiğinize de... Eksik kalıyor her şey bazen, anlatamıyorsunuz uzaklara neler yaşadığını. Belki de o inanmak istemiyor soğuyor senden.

Sabır zor gelir bazen insanlara, sıkar insanı yorar. Bünyesi kaldıramaz. O zaman engel olur mesafeler. Kilometreler daha bir uzak gelir gözüne. Asla aşılamayacak bir sebepmiş gibi görünür.  Günden güne koparır sevdiğinden. İçinde ne kadar fırtınalar kosa da uzak durmak istersin açarsın mesafeleri en nihayetinde dayanamaz ipleri koparırsın ayılık başa gelir ağlarsın, üzülürsün, yara alırsın...

Herkes beceremez mesafelere göğüs germeyi. Aslında sevdiğinin mesafelerin ucundaki değilde mesafeler olduğunu anlamak zor gelir. Sürekli bahaneler uydurur öyle oluyor böyle oluyor der ve hiçbir şey olmadan 100 ise 500 olur mesafe. Eğer alışırsan seversen mesafeleri. 100 ise 2-3'e kadar iner mesafe. Dokunabilirsin elini uzattığında, kokusunu hissedebilirsin. Mesafeyi seversin çünkü sen. Karşındakiyle bir işin kalmaz ki artık. Yollar olur senin sevdan, dağlar olur, denizler olur. O yolda gitmenin hayalleri yaşatır seni. O mesafeyi katetmenin heyecanıyla yaşarsın. Belki o yola hiç çıkamazsın ama olsun, sevdikten sonra ne önemi vardır ki. Bir şeyi hissedebilmek için illaki yanında olmasının anlamı yok. Ne demiş Mevlana gözden ırak olan gönülden ırak olur diyenlere? " Eğer aşıkın gönlüne girdiyse gözden ırak olsa ne olur... " Kişi sevdiğinin yanında ya hep zaten. Onu her an kucaklar, koklar, öper... Hani nerede kaldı mesafeler? 

Mesafeleri sevdiğimiz zaman aşılamayacak şey yoktur. Her şeyle barışık olmak mutluluğun asıl anahtarıdır. Özleyin, özlemekten çekinmeyin. Özlediğinize değecek birisi ise vazgeçmeyin, bekleyin, sabredin... Allah sabredenlerle beraberdir... Umutlarınızı, hayallerinizi bir gün elbet gerçekleştirecek zahir anlamda da mesafeleri ortadan kaldıracaktır.

Mesafeler,
Malesefler dışında
Başka bir şey değil benim için...
Birde özlemek dışında,
Deli gibi özlemek...

Seni herkese ve her şeye inat sevmek
Benim işim bu
Ömür boyu yapmak istiyorum bunu
İşimi seviyorum...

                                                                                                                           Hüseyin Türker